Türkiye’den 4, Rusya’dan 2, Litvanya, Kirgizistan, Özbekistan ve Hollanda’dan birer sanatçinin katilimiyla gerçeklesen yöresel bebek çalistayi ve sergisi ülkelerin zengin kültür mozagini yansitmanin yani sira kaybolmaya yüz tutmus el sanatlarinin gelecek nesillere aktarilmasi adina da önemli bir misyon üstleniyor.
Büyükçekmece Kültürpark Müze’de devam eden çalistaya katilan zanaatkarlara Uluslararasi Yöresel Bebek Çalistayi ve Sergisi’ni sorduk.
“Farkli kültürleri tanimak ve ülkemizi tanitmak çok güzel bir duygu”
Kadriye Bilgi: “Balikesir’den katiliyorum. Balikesir yöresi kiyafetlerini bebeklerimde yansitmak istedim. Eski kültürümüzü, unutulan kiyafetleri bebeklerde yasatmak istedim. Balikesir’imizi ayni zamanda da ülkemizi temsil etmek istedim.
Uluslararasi olmasi bizim için bir artiydi. Severek çalisiyorum. Su kabaklarini kendim ekiyorum çekirdekten.
Ertesi sene kuruduktan sonra bebek haline getiriyorum. Bez bebek, kabak bebek, örgü bebek, tas bebek, yumurta bebek, topaçtan ahsap bebek benim yaptiklarim bunlar. Kabak bebek yapim asamasinda bunlar kuruduktan sonra önce bir zimparaliyoruz.
Akrilik boyayla boyuyoruz. Örnegin bu tuttugum Balikesir pullusudur. Balikesir yöresinde eskiden gelinlerin giydigi tek kiyafet budur. Patenti alinmistir ayni zamanda “Balikesir Pullusu” diye anilir.
Uluslararasi Istanbul Büyükçekmece Kültür ve Sanat Festivali’ne ilk kez katiliyorum. Farkli kültürleri tanimak, kendi ülkemizi tanitmak, ilimizi tanitmak çok güzel bir duygu. Çok mutlu oldum. Festivali düzenleyen Sayin Belediye Baskani’miz Dr. Hasan Akgün’e tesekkür ediyorum.’’
“Hayat tarzini, hayat felsefesini de anlatiyoruz”
Nasiba Ahmedova: “Özbekistan’dan geldim. Yaklasik 20 senedir yöresel bebek yapiyorum. Bizim yöresel bebekler yüzde yüz Özbekistan mensei.
Oradaki daglarin kilini topluyoruz. Özellik kilin bir porselen parçalarini içermektedir. Ondan dolayi biz yüzleri ve parmaklari yapiyoruz. Elleri yapiyoruz. Kalanlari Özbekistan kostümüyle tamamliyoruz.
Yöresel bebek deyince tabii ki tarihsel, etnografik kostümleri temsil ediyoruz. Özbekistan çok ilgi çekti, çok soru sordular. Yani soru sordukça demek ki ilgi çektik. Tabii ki böyle kapsamli Uluslararasi Bebek Çalistayi’na ve Festivali’ne katilmak çok büyük bir sorumluluktur.
Biz burada Özbekistan’i temsil ederek, bunu düsünerek buraya geldik ve büyük bir ilgi çekince onur duyuyoruz. Çok mütesekkiriz bu konuda. Tabii ki bu görev bize düsüyor.
Daha çok yöresel bebek üzerinde biz sadece kostümleri anlatmiyoruz. Biz oradaki hayat tarzini, hayat felsefesini de anlatiyoruz. Bu konuda gençlere de bir pay düsüyor. Ögrenmek, merak etmek.”
“Bebek sadece oyuncak demek degildir, kültürümüzü de yansitiyor”
Filiz Sertankizil: “Karaman’dan katiliyorum Yöresel Bebek Çalistayi’na. Ikinci kez buradayim. 2018’de de katilmistim. Karaman Belediyesi’nde Halk egitimi isbirligiyle sürekli keçe bebek kurslari vermekteyim. 10 yildir bu isi yapiyorum.
Yöresel Bebek Çalistayi’mizda yapim asamalari ben kitre bebekle katiliyorum. Diger arkadaslarimiz bez bebek, polimer bebek, kil bebek, seramik bebek, kabak bebek birçok yöreden arkadaslarimiz var.
Benim alanim kitre bebek. Hammaddesi kitre, geven otu özü. Dag eteklerinde toplanan dikenli bir bitkiden elde edilen bir bitki özü. Türkiye genelinde kitre bebek çok fazla yaygin degil.
Yeni yeni yayilmaya basladi. Yani unutulmaya yüz tutmus bir sanattir kitre bebek sanati. 10 parmagini geçmez belki Türkiye genelinde. Tekrar canlandirmaya çalisiyoruz.
Cumhuriyet dönemi sanati için elimizden geleni yapiyoruz. Amacimiz geçmisimizi günümüze tasimak. Birçok diger bebeklerde de oldugu gibi yurt disindan katilan arkadaslarimiz da ayni sekilde Türkiye’den katilan arkadaslarimiz da tamamen yöresel ve kültürü yansitan bebekler mevcut burada.
Birçok bebek yapan sanatçimiz var ama buradakiler tamamen yöresel bebek çalisan arkadaslarimiz. Bebegin kültürümüze kattigi özel bir farklilik var.
Yani bebek deyip geçmeyelim. Bebek sadece oyuncak demek degil. Kültürümüzü yansitiyor. Her sey o kadar güzel ki çok tesekkür ediyorum Büyükçekmece Belediyesi’ne. ‘’